Ömer Ademoğlu, babası Reşat’ın imam olarak görev yaptığı camide müezzindir. Yakın zamanda annesini kaybeden Ömer, bu kaybın sızısı yüreğinde, babası Reşat ve babaannesi Nezahat ile hayatlarını sürdürmeye devam ederler. Üç kardeşin en küçüğüdür. Anne yarısı bildiği ablası Nisa, babasının ve abisi Tahir’in istemediği bir evlilik yaparak, aileden kopmuş, bu durum Ömer’in ruhunu derinden yaralamıştır. Yürekten bağlı olduğu ailesinde yaşanan bu kırgınlıklardan, çelişkilerden, kayıplardan incinen ruhunu onarmanın yolunu çizmeye başlayarak bulur Ömer... Çocukluğundan beri resim yapmaya olan aşkı, tutkusu, ailesinin engeline rağmen devam eder, çizmeyi sürdürür. Ama tek aşkı resim olmayacaktır, günün birinde karşısına çıkan, kendisinden yaşça büyük, dul ve çocuklu bir kadın olan Gamze ile birbirlerine aşık olacaklar ve bu aşkı sürdürmekte engelleri çok büyük olacaktır...
Babasının beklenmedik tokadıyla sarsılan Ömer, bir yandan onun nasihatlerine uymaya çalışırken bir yandan da Gamze’ye karşı günden güne çoğalan duygularıyla mücadele etmektedir. Oğluyla birlikte yeni yaşamına uyum sağlamaya çalışan Gamze, hayatını devam ettirebilmek için annesinin şartlarını kabul etmek zorunda kalır. Ancak Ömer'e karşı hissettikleri, annesine verdiği sözü tutması önündeki en büyük engeldir. Ailesini bir arada tutmak için çabalayan Nisa, üst üste aldığı kötü haberlere karşı ayakta durmaya çalışırken, kimseye bir şey belli etmemeye çalışır. Fakat onu bekleyen zor günlerin farkındadır. Reşat Ömer’i tehlikeli gördüğü bu ilişkiden uzak tutmak için tüm gücüyle çabalarken, uygun bir gelin adayı ile tanıştırmanın hazırlığına girer. Ömer ve Gamze her şeye rağmen birbirlerinin gözlerinin içine bakmaya cesaret ettiklerinde onları bekleyen büyük bir sürprizden haberleri yoktur.
